26 Ekim 2018 Cuma

                  BOSNA'DAKİ İSTİKRARSIZLIĞIN TEMEL SEBEBİ: DAYTON ANLAŞMASI
           Eski dilde "iyi insanların ülkesi" anlamına gelen Bosna, Balkanlar'ın çok dinli ve kültürlü yapısının belirgin bir tezahürüdür. Kadim bir tarihe sahip olan ve sahip olduğu doğal ve tarihi güzelliklerle özellikle Türk turistlerin gözde mekanı olan Bosna Hersek, adeta bir doğal açık hava müzesi. Ancak Bosna'daki genel hava dışarıdan göründüğü kadar parlak değil. Bosna bugünlerde ekonomik ve siyasi pek çok sorunla mücadele etmeye çalışıyor. Çok yavaş gelişen ve git gide istikrarsızlaşan ekonomi, eğitimli genç nüfusta %60'lara varan işsizlik oranı, siyasetteki rüşvet ve yolsuzlukların had safhaya ulaşması ülkenin sorunlarından yalnızca birkaçı. Ülkenin saymakla bitmeyen sorunlarını ayrı ayrı incelemeye elbette kimsenin nefesi yetmeyecektir. Ancak bu saymakla bitmeyen sorunların hemen hemen hepsinin var oluşunun tek bir sebebi var: Dayton Anlaşması.
          Uzun yıllar boyunca 7 farklı ulusun(Sırp, Hırvat, Boşnak, Makedon, Karadağlı, Sloven, Kosovalı) barış içinde yaşadığı Yugoslavya'nın Haziran 1991'de Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık ilan etmesiyle dağılma süreci başladı. Nüfusunun büyük çoğunluğunu kendi vatandaşlarının oluşturduğu Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlığından ilham alan Bosna Hersek, Mart 1992'de ülke içinde oylanan bağımsızlık referandumundan(referandumu Sırplar ve Hırvatlar boykot etti) ezici bir çoğunlukla "Evet" çıkmasının ardından bağımsızlığını ilan etti. Lakin Hırvatistan'ın ve Slovenya'nın aksine çok uluslu bir nüfus dağılımına sahip olan Bosna'da(%45 Boşnak, %36 Sırp, %15 Hırvat, %4 diğer) bağımsızlık süreci maalesef barışçıl olmadı. Bosna'nın Yugoslavya'dan kopmasını hazmedemeyen "Büyük Sırbistan" hayaline sahip Bosnalı Sırp milliyetçilerinin silahlı olarak örgütlenip Nisan 1992'de başkent Saraybosna'yı kuşatmasıyla Bosna Savaşı başladı. Binlerce insanın ölümüne ve milyonlarca insanın evini terk etmesine neden olan savaşa ülkedeki Hırvat'ların da katılmasıyla savaşın bilançosu git gide ağırlaştı. Nihayet bu savaşın artık bir son bulması gerektiğine inanan Batılı liderlerin girişimleriyle 21 Kasım 1995'te ABD'nin Ohio eyaletinin Dayton kentinde bir araya gelen Bosna lideri Alija Izetbegovic, Sırbistan lideri Slobodan Milosevic ve Hırvatistan lideri Franjo Tudjman'ın imzaladığı Dayton Anlaşması'yla Bosna savaşı soma ermiş oldu. Dayton Anlaşması fiili savaşı sona erdirse de pek çok problemin baş göstermesine neden oldu, olmaya da devam ediyor.
           Öncelikle belirtmeliyim ki, Bosna Hersek Dünya’daki en karmaşık anayasal sisteme sahip ülkelerden birisi. Dayton Anlaşması Bosna Hersek’i Boşnak ve Hırvat’ların kontrolündeki Boşnak-Hırvat Federasyonu ve Sırp’ların kontrolündeki bir Sırp Cumhuriyeti olmak üzere etnik kökene dayalı şekilde iki devletçiğe ayırdı. 3.8 milyon nüfuslu bu küçücük ülkede 2 devlet, tam 3 cumhurbaşkanı(evet yanlış okumadınız, ülkenin 1 Boşnak, 1 Sırp ve 1 Hırvat olmak üzere tam 3 tane cumhurbaşkanı var.), 3 Futbol Federasyonu başkanı, 3 farklı posta sistemi, 3 ayrı bilim ve sanat akademisi, 3 farklı elektrik kurumu vs. var. İdari çalışan sayısının çok fazla oluşu doğal olarak kamu finansmanına ağır bir yük bindiriyor. Ülkedeki bu “3 başlı” sistem bürokratik işlemlerin işleyişinin çok yavaş oluşunun en büyük nedeni. Ülkeyi birleştirmekten daha çok ülkeyi parçalamaya yönelik bir izlenim veren anlaşma ülkeye savaşı fiilen durdurmak dışında henüz bir fayda getirmedi. Bosna Hersek’in Dayton karmaşasanın içinden kurtulması şu an için pek mümkün gözükmüyor. Yalnızca 51.197 km² kara parçasına sahip olan Bosna’da Boşnak-Hırvat Federasyonu(mavi) ve Sırp Cumhuriyeti(pembe) olmak üzere 2 adet “devletçik” var.
            Dayton Anlaşması’nın bir başka olumsuz getirisi de ülkeyi kültürel ve günlük hayatta da ikiye bölmesi. Bugün Bosna’daki devletçiklerin birinden diğerine geçtiğinizde başka bir ülkeye geçmiş gibi oluyorsunuz. Tren lokomotifleri bile değiştirilmiş durumda. İki tarafın polisleri farklı üniformalar giyiyor, vatandaşların izledikleri devlet televizyonları bile ayrı. Hatta kimi hizmetler üçe bölünmüş durumda çünkü ülkedeki Hırvatlar da ayrı hizmet alıyor. Uluslararası aktörlerin ürettiği Dayton ve ekli anayasa Bosna Hersek’teki sorunları çözmek bir yana yeni sorunlar üretiyor. Sorunlar kartopu gibi büyüdükçe vaziyetin içinden çıkılması imkansız bir hal alıyor. Ülkenin yakın bir zamanda ne AB’ye ne de NATO’ya üyeliği de pek mümkün gözükmüyor. Ülkenin içinde bulunduğu çıkmazdan bunalan halkın da ülkeden fazla bir ümidi yok. Ülkedeki işsizliğin %40’ın üzerine çıkması, devletin yeni iş sahaları için yeterli bütçe ayıramaması gibi nedenler yüzünden ülkedeki genç nüfusun içinde de büyük bir gelecek kaygısı var. Ülkedeki gençlerin büyük çoğunluğu ülkeden ayrılıp Batılı ülkelere göç etmenin hayalini kuruyor. Kısacası, Bosna’nın toplumsal dinamiği de ülkedeki Dayton Anlaşması’nın getirdiği karmaşanın yarattığı olumsuz ortamdan bıkmış durumda .               
          Özetlemek gerekirse, Bosna-Hersek şu an için tam bir “umutsuzluklar” ülkesi. Boşnak-Hırvat Federasyonu’nun ve Sırp Cumhuriyeti’nin isteklerinden taviz vermeyip Dayton haricindeki başka bir anlaşmada uzlaşmaya yanaşmaması ülkedeki mevcut olumsuz durumu daha da güçleştiriyor. Bu mevcut kötü durumdan kurtulmanın tek yolu ise ülkedeki 3 etnik grubun(Boşnak, Hırvat, Sırp) ortak bir anayasa ve ortak bir devlette uzlaşıp Dayton’dan kurtulması. Bosna’nın bütün bir halde normal bir cumhuriyetin çatısı altında birleşmesi haricindeki çözümlerin Bosna’nın yaralarına merhem olması pek mümkün gözükmüyor.İsteklerinden ödün vermeye daha istekli yeni bir nesil gelinceye kadar ne yazık ki geriye Dayton Anlaşması’na saygı göstermekten başka bir çare kalmıyor.
KAYNAKÇA: www.bosnahersek.ba, www.aljazeera.com.tr, BBC Türkçe(Geleceğini Arayan Ülke)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder